9 Ekim 2013 Çarşamba

Roc Soya Unify Gece Kremi &Roc Hydra+ Anti-Fatigue


Roc Soya Unify Gece Kremini internet ortamında övmeyen yok, birçok bloggerın öve öve bitiremediği bu kremi sivilce lekelerim için aldım ama tabiki öyle çok büyük beklentilerim yoktu. Gece nemlendiricisi dediğin sabah kalktığında işini yapmış olacak ve cildini kadife gibi hissedirecek. Ama bu kremin tam anlamıyla kendine bile hayrı yok diyebilirim. İçindeki Soya özünün cilt tonunu düzgünleştirici etkisi olduğunu iddaa etselerde burdan sesleniyorum külliyen yalan.

Roc Hydra+ Anti-Fatigue göz çevrem kadar kafama taktığım başka bir bölgem yok. Çünkü kişinin yaşını belli eden ilk bölge göz çevresidir. Yaşım henüz 25 olduğu için kimyasal içerikli çok yoğun kremleri tercih etmemeye çalışıyorum. Bu kremin oldukça hafif ve ince bir yapısı var. Düzenli kullanmama rağmen göz çevremde bir aydınlık göremedim.


Roc macerem burada son bulur kızlar. Bir daha da ürünlerini kullanmıcam bu markanın. 


Denedim, memnun kalmadım. 


Bilginize blögdaşlarım :) :)


14 Haziran 2013 Cuma

Ötekinin yeni adı ; süslüman (!)


Sosyal medyada bir şeylerin öncülüğünü etmek, yeni bir tabir yeni bir kavram türetmek Amerikayı keşfetmek gibi muazzam bir şey bazı kullanıcılar için. Nereden ve kimin türettiğini bilemediğimiz 3-4 yıl önce yine sosyal medya ile sözcük dağarcığımıza katılan bir kelime “süslüman” !

Yakın zamanda Akşam Gazetesi yazarı Nilay ÖRNEK hanımefendinin yankı bulan yazısıyla dillere pelesenk olmuş durumda ‘süslüman’ -adeta bir kelime-i harika(!)- .

Bu şirazesi kayık kelimenin kullanılarak ortalığa atılması, dillere düşürülmesi gerçekten akla ziyan bir durum. Kendime sordum ben de mi bir “süslümanım”, bende de mi beste uyuyor güfte sırıtıyor !

O değil de beni asıl rahatsız eden nokta onun bu yazısına; muhafazakar, kendisi de başörtülü hanımların destek çıkmaları ‘hay sen çok yaşa’ demeleridir… Eleştirilerine objektif olarak bakıldığında gerçekten benimde katıldığım noktalar var elbet. Dikkat çekmemek üzerine kurulu bir söylemin daha çok dikkat çekmeye dönüştüğü bir yaşam tarzı var artık. İslami değerlerle asla uyuşmayan bir durum fakat mevzunun böyle sunulması yazanın ve destekleyenlerinin iyi niyetini sorgulatıyor insana.

Alemin son dini Müslümanlık; önüne veya arkasına ek getirilecek, pazarlanacak , reklam edilecek bir kelime değildir. Hele ki bunu muhafazakar kesimi yermeye yer arayan, alay konusu etmekten zevk alan insanların ağzına pelesenk etmek hiç ama hiç kabul edilebilir bir şey değil. Her ne olursa olsun bir kesim, bir akım oluşturulup bunun aktörlerinin de 'Süslüman' olarak isimlendirilmesine karşıyım!.

Daha 10-15 yıl önce böcek, bağnaz, yobaz, gerikafalı diye etiketlediğiniz, “siz yaşamaktan ne anlarsınız” deyip yaşamdan kendimizi soyutladığımızı iddaa eden bu kesim şimdilerde de adeta bir çekememezlik edasıyla, alaycı bir üslupla kendi silahımızla bizi vurmaya çalışıyor. Sosyal hayatımızın hareketlenmesi kendilerinin hiç hoşuna gitmedi ve nedense takdir edip “işte bu” demek yerine yine “ötekileştirme” yoluna gidildi…

Milat Gazetesi yazarı İsa Tatlıca’nın bu konudaki köşe yazısında şu cümle özettir benim için “Kendi kıyafet tarzınızı İslami görüyorsanız, bunun hesabını verebileceğinizi düşünüyorsanız islamidir. Gerisi Allah ile kul arasında bir meseledir…”

Yıllarca İslami yaşantının karşında durup ‘şeriat geliyor’ söyleminin başına çekenler ; nasıl “ateistim, deistim, nihilistim bundan kime ne ?” veya “ benim yaşantıma müdahale edip eleştiremezsiniz” diye nidalar atıp durduysa şimdi bende o nidalara kendimce katılmak istiyorum ..


süslümanım püslümanım veyahut tamtamına bir müslümümanım bundan size ne !.”



                                                                                                     Esra Mert